Çarşamba, Ağustos 20, 2008

ding dong! ben geldim!



uzun zaman olmuştu gece yolculuğu yapmayalı. bölük pörçük bir uyku, sıçrayarak uyanmalar; firma kalitesine ters oranda, gece içinde bizi en az 5 kere tehlikeye atan şoför ve beraberinde gelen sinir bozukluğu, uykusuzluk, boyun ve baş ağrısı... severim aslında gece yolculuklarını ama beni bu denli yorduğunu unutmuşum. yine de "evime geldim nihayet yehu" sevinciyle attım tüm yorgunluğu üzerimden ve küllerimden doğdum anne reçelleriyle donatılmış bir kahvaltı sayesinde.

bavulları eve atar atmaz odama koştum önce, sonra tüm odaları gezdim teker teker değişen bir şey var mı merakıyla. salondaki içki dolabına eklenen 3 şişe J&B ve Red Label ile babamın antika merakı sonucu aramıza katılan bir gramafon dışında bir değişiklik yok, kime çektiğimi anladım birden. konsolda, raflarda, buzdolabının üzerindeki resimlerimi yeniden görmekse epeyce hoşuma gitti. herbirinde ayrı birer anı, gülümsedim. yatağım, yastığım, dolabım, odamın dört bir yanına saçılmış yoğun anı yüklü eşyalarım... aitlik duygusunu iliklerime kadar hissettim ve aylardır hasret kaldığım huzura nihayet kavuştum. deliksiz uykulara ve aile sohbetlerine doğru geri sayımı başlattım bile.

kötü ayrılmıştık senle aslında izmit. zaten küsmüştüm sana da geldiğimde evden çıkmaz olmuştum. aklımda hep kötü halinle kalmıştın, en son "gelmicem bi daha sinirim bozuluyor" triplerindeydim de bu kadar özlediğime göre aştım sanırım.

sabah körfezin o iyotlu havası arabanın camından yüzüme vurup da saçlarımın arasına karışınca anılarla birlikte sokaklarını bile unuttuğumu farkettim. sahil boyundan; okuduğum okulların, takıldığımız cafelerin, snoopy pizza'nın önünden; yürüyerek aşındırdığım yürüyüş yolunun ve nicelerinin yanından geçerken hatırlayabildim anca, teker teker. ankara'ya gittiğimde unuttuğum sokaklara aitti bütün bunlar.

açık konuşmak gerekirse "nerelisin" diye sormadıkça kimse, sen yokmuşsun gibi davranıyorum ben izmit. acıtıyorsun beni, ben aslında unutmak istiyorum seni ve bana seni her hatırladığımda beraberinde getirdiklerini...yine de kızgınlığım sürmüyor çok fazla, görüyorsun... memleket olduğun için mi bilmem ama ayrı bir güzelsin, güzelinle ve çirkininle seviyorum seni. zaten gerçek sevgi de karşındakini olduğu gibi kabul etmeyi gerektirmez mi?

3 yorum:

Adsız dedi ki...

hoş gittin... :) sen memleket yaz ben memleket yazayım. telepati foreva olsun.

ix dedi ki...

Bense, bense dün gibi hatırlıyorum o sokakları stresle arşınlayışımı. Taksiciye malum okulu soruşumu, ter içinde kalışımı. Beni guilty eyledin sen izmit :)

woundheir dedi ki...

hoşgeldim de yine gidiyorm :) aslında bu telepatik olmadı ama son dönem bazı şeyleri paralel yaşıyoruz sanki inflackcım :D

ytrumcum kaderin bi oyunudur bu belki de izmite de verilen bir roldü hiç bir suçu yok :)